27 Mayıs 2011 Cuma

Sınav Molası Sahaf Arası :)

Merhaba canım arkadaşlarım!

Şu dönemde sizi ne kadar özledim anlatamam, dairede her sabah çayımla birlikte ilk işim bilgisayarı açar açmaz sizleri okumak olurdu, şu sınavlarım bir bitse de sizlere sık sık yazmaya devam etsem ah :)

Zaten sınavlarım bitince ilk işim kırlara çıkmak olacak inşallah, sonrasında uzun bir yaz dönemi, ve boş zaman :) Bu yazımı hobi açısından kanaviçe ile değerlendiresim var, bu konuda da danışman olarak sevgili Sedo Kızımızı kendime tayin ettim, onun blogunda bu işin en güzel örneklerini görebilirsiniz :)

Bugün ise sınav haftasının ilk dönemini kapattım, malum cuma günü, kısa bir tatil :) Nişanlı da açıköğretim sınavları için izinliydi bu hafta, onu da çağırdım birlikte Kızılay'a gittik, tabii ben duramadım ve Sakarya Caddesi'nde Çankaya Belediyesi'nin standlarında yer almış tam güzide sahafımızdan yine eskileri topladım :)

Ben tam bir Füruzan'koliğimdir, bilen bilir, bilmiyorsanız da öğrenmiş oldunuz. Bulabildiğim eski yeni tüm kitaplarını topluyorum. En son "Berlin'in Nar Çiçeği" romanını okumuştum, şimdi de "Benim Sinemalarım" ve "Parasız Yatılı" adlı öykü kitaplarını edindim. Ben bir ara öykü yazardım, belki bu maymun iştahla o konuya da geri dönerim :) Kitaplar Can Yayınları baskısı, Parasız Yatılı 1986 basımı, 8. basım, Benim Sinemalarım ise 1993 basımı ve 6. basım.


Bunu da ilgimi çektiği için aldım, Natalia Ginzburg yazarı, "Sevgili Michele", yine Can Yayınlarından...


ve en eski parçalarımız geliyor, iki adet "Bütün Dünya" mecmuası :) Biri 1960, diğeri 1963 basımı. Bulundukları dönemin dünyadaki ve ülkemizdeki ilginç, güncel haberlerini, kişisel gelişim yazılarını filan kapsıyorlar :)


Eh, ben artık biraz sizleri okuyup sonra da ders çalışsam çok iyi olacak sanırım :)

Hepinize kocaman sevgiler :)

24 Mayıs 2011 Salı

Bilgi Notu!


sınavlarım başladııııı!!!
bendeniz şu sıralar dersleri şakır şakır ezberlemekle meşgulüm,
kısaca bu sıralar blogumla fazla haşır neşir olamayabilirim,
ama vakit buldukça hepinizi ders aralarında da olsa okumaya özen gösteriyorum...

bana zihin açıklığı için dua edin :)

hepinizi çok seviyorum :)

20 Mayıs 2011 Cuma

Yardım edin lütfen!!!!! Geri Dönüşüm Lavanta Temalı Konserve Kutum için :)

üfff, püfff, afra tafra afra tafra!!! :)

sınav zamanım geliyor, 2 hafta sınavlara girip çıkıcam ondan böyleyim,

ama üretkenlikte sınır tanımıyorum halen :)

son boyadığım bezelye konservesi, lavanta temalı peçeteyle dekupajlandı ve sonuç :)

AMA YARDIMINIZA İHTİYACIM VAR! Ben bu kutuya hani kovaymış gibi bir teli kaleme sarıp da süs olsun diye sap yapıyorlar ya, bir de kurdele filan bağlıyorlar, ondan yapmak istiyorum; bana nasıl yapıldığı hakkında yol gösterebilir misiniz ya da rehber site adresi verir misiniz? Şimdiden teşekkürler :)




.......................
...........
.....
...
..
.
aaa
size söylemeyi unuttum değil mi?
evimizin yeni konuğu, belki de artık üyesi olacak,
tanıştıralım,
Maya :)

evet kardeşim maya diyor ona ve ben de ısrar ediyorum o Maya Jr. diye :)


şuna bir bakın :)


mışıl mışıl uykuda :)


herkese kocaman sevgiler :)

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Eskişehir Gezisi-Bölüm 2: Tarihi Odunpazarı Semti ve Lületaşı Atölyesi

Eveeet, dün en son sizi Porsuk Çayı kenarında bırakmıştım. Önceki yazı için tık tık :) Kaldığımız yerden devam ediyorum :)

Nişanlı daha evvelden geçen sene bir defa Eskişehir'e geziye gittiği için, kendini Eskişehir Rehberi ilan edip, bizi yürütmeye başladı, hava sıcak, güneş var, biz soğuk olur diye montlarla gelmişiz, elimize aldık ama bir süre sonra montu yere atıp üzerinde tepinesim geldi o derece. Bir de beyfendi kendi montunu da bana ihale etmeye çalışmadı mı, yine bir şişek çaktı ama dedim kendime "kızım herif kavgaya tırmık çekecek, sen kendine hakim ol" :) Neyse ben dedim ki "acaba doğru yere mi gidiyoruz birine sorsak?" adam diyor ki: "hayır doğru gidiyoruz, herkese sormaya ne gerek var" bir süre daha ilerledik ve ben dayanamadım "sor artık birine ya, nerdeyse ankara yoluna çıkacağız daha odunpazarı filan yok ortalarda!!!" neyse, köşe bir markete sorduk ve dediler ki "odunpazarı neresi burası neresi? siz yanlış yoldasınız!" ben içimden neler diyorum, bi taraftan da "ohhh ohhh" çekiyorum, herneyse sora sora en sonunda Odunpazarı'nın bulunduğu yere geldik :)

"Bu yine mi resim çekiyo?!!!" bakışları var bu resimde, siz kendi halinize gülün hıhhhh!!!


Odunpazarı Girişindeki Anadolu Üniversitesi Konukevi


Meydandan genel bir görünüm efendim :) Renkleri harika olmuş :) Biliyorsunuz Bizim de Ankara'mızda tarihi Hamamönü semtimiz var, oraya dehşet benziyor. Ben bu aslına uygun kentsel dönüşüm projelerine bayılıyorum. Tarihle içiçe yaşamak çok güzel olmalı, burada oturanlara imrenmemek elde değil :)


Meydanda hemen sağ tarafta kalan çay bahçesinde, çay içmece, keyiflemece :)


Ve yola devam, yokuş yukarı çıkıp, tarihi Kurşunlu Camii ve Külliyesi'ne doğru yol alıyoruz...


Dar sokaklar, arnavut kaldırımı parkeleri ve lületaşı dükkanları...


Merdiven buldu ahbaplar, çek Maya bir fotoğraf...


Tarihi çeşmelerden biri...


ve hanım kızımız ben :)


Kurşunlu Külliyesine girerken fotoğraflamayı unutmuşum, camii de fotoğraflamak isterdim ama tam öğle ezanı okunuyordu ve abdest alanlar, namaza koşuşturanlar vardı, hiç bozmak istemedim...

Aşağıdaki yer, önceden Sıbyan Mektebi imiş, şu an ise kütüphane olarak kullanılmakta...



Sıbyan Mektebi önünden bir kare...


ve Maya :)


Bu gördüğünüz yer ise yine Külliye içinde yer alan Odunpazarı Belediyesi Lületaşı Müzesi... İçeride kısım kısım odalar var, kiminde hanımlar halı dokuyor, kimisinde ebru yapıyor, kimisinde ise hat ya da tezhiple uğraşıyorlar. Görseniz tam benlik bir yer, keşke imkanım olsa da faydalanabilsem :(



İç Manzaralar artık...


Lületaşlarından pipolar, biblolar, ağızlıklar...





  İşte bahsttiğim halı tezgahlarından biri... İçerisi boş olan odayı fotoğrafladım, hanımları rahatsız etmek istemedim çünkü...



ve içeride yazılan hatlardan en beğendiğim,


okuyamayanlara geliyor: İlim öğren ilim, etme şek/Dokuz cahilden evladır bir uyuz eşek...

Yukarısı tarihi Osmanlı Evi, lakin içini göremedik, çünkü kapalıydı :(

Aşağısı ise tarihi Atlı Han, şu anda El Sanatları Çarşısı olarak kullanımda, restore projesi kapsamında tekrar hayata döndürülmüş... İçeride envayi çeşit lületaşı hediyelikler var, ben hepsini aynı buldum, o da benim zevksizliğim herhalde, koskoca çarşıdan eli boş çıktım, evet!!!


Burası da Atlıhan'ın arka sokağında tesadüfen bulduğumuz Deniz Köpüğü Lületaşı atölyesi...


Bakar mısınız...


Bu da atölye sahiplerinden Rıza Bey... Baba mesleğini devam ettiriyor kendisi. Bir de ortağı var. Küçücük atölyede neler yapmışlar. Üstelik burası diğer çarşıya göre daha uygun fiyatlı. Ne yapın edin, buraya uğrayın. web sitesi ise www.denizkopugu.com


Bu caddenin adını bilmiyorum ama İstiklal'e çok benzetirlermiş...


Artık eve dönüş vakti yaklaştı, karnımızı doyuralım dedik ve Eskişehir'de heryerde gördüğüm ama Ankara'da hiç karşıma çıkmayan "yoğurtlu köfte"yi denemeye karar verdik...


Zengin soframız...


Ve günün sonu, Gar'da son sigara, Ankara'ya dönüş....

Baykuşumu gördünüz mü??? :)


Bir dahaki gezide buluşmak üzere efendim, Maya Tur mutlu günler diler :)

Hepinize kocaman sevgiler :)

17 Mayıs 2011 Salı

Eskişehir Gezisi-Bölüm 1: Yüksek Hızlı Tren Seyahatim ve Porsuk Çayı Kıyıları

Oyyy, nasıl yorgunum anlatamam! Başlıktan da anlayacağınız üzere günübirlik bir Eskişehir gezisi yaptık geldik nişanlıyla. Eskişehir'de askerliğini yapan bir arkadaşımız vardı, terhis oldu dün, onu hem almaya gidildi, e gitmişken de Eskişehir'den hep transit geçen ama hiç içine uğramamış Maya'ya ya da bir turistik gezi yaptırıldı :)


Eskişehir'e Ankara'dan gitmek artık çok kısa sürüyor biliyorsunuz. Yüksek Hızlı Tren ile Ankara-Eskişehir arası 1 saat 30 dakika. Tren bileti fiyatları da çok uygun. Economy class aldık biz, normalde 20 TL, ama gidiş dönüş alınca %20 indirim uygulanıyor bilet başı ve gidiş dönüş 32 TL tutuyor toplamda. Ayrıca öğretmenlere, gençlere, çocuklara da indirim uyguluyor TCDD. Bu gezide ilk defa Eskişehir'i gezmem bir yana ilk defa da YHT ile seyahat etme fırsatını da buldum, o yüzden herşeyi baştan çekilen acele fotoğraf kareleri ile de anlatmaya çalışacağım :)


Ankara Garı'nda ayrı bir platform var, YHT'ye binmek için, güleryüzlü hostesler biletlerinizi onaylayıp gideceğiniz vagonu tarif ediyorlar; tabii ben fotoğraflarken daha erken bir vakitti;





Nişanlı bana "görgüsüz müsün trende fotoğraf çekiyo şuna bak bıdı bıdı" vs laflar ederken, bunları bloguma koyacağımı söylediğimde "hahaha" gibisin den bişeyler zırvalayacaktı ki susturdum onu :) daha serbest olsam inanın daha güzellerini koyardım :)


  buraya da trende seyahat ederken camdan çektiğim bir kareyi koydum :) hız ortalama saatte 250 km civarında seyrediyor, ama hiçbirşey anlaşılmıyor, hatta bir süre sonra hiç hızlı gelmemeye başlıyor :P Yine de YHT gerçekten zamandan büyük ölçüde tasarruf etmeyi sağlıyor, en güzel özellik o. Başka zaman git git bitmeyen Eskişehir yolu, bir anda eriyor. İyileştirme çalışmaları yapılıyormuş, bu süreyi 1 saat 5 dakikaya kadar çekeceklermiş daha :)

herneyse, nişanlıyla uğraşırkene filan zaman su gibi aktı, bir baktım Eskişehir'deyiz. Bu arada arkadaşımız da aradı, o da terhis olmuş, bizi Gar'da bekliyormuş. Birbirlerini buldular, hasret giderdiler, ben de sevindim tabii. Çünkü sevdiğimiz bir arkadaşımız, aslında nişanlının arkadaşı ama biz de sonradan arkadaş olduk zaten aynı kurumda çalışıyoruz.

Ben Eskişehir'e ayak basar basmaz hemen fotoğraf çekmeye dadandım, ama dediğim gibi hem erkeklerin vıdı vıdısı (her adım başı fotoğraf mı çekilir, sen bizi yavaşlatıyorsun, blog da neymiş, amaaan) hem de cep telefonu ile çekmemden ötürü şimdiden acemiliğimin kusuruna bakmayınız efendim :)

Porsuk Çayı ile ilk karşılaşmam,
 Hava bir günlük güneşlikti anlatamammm :) Ankara'da bu sene donmaya alıştığım için hiç öyle sıcak bir bahar beklemesem de şansıma dün hava iyiydi, gerçi tek soğuk olsun yağmur yağmasın yeter diyordum kendi kendime ama sonuç beklediğimden daha güzel çıktı Allaha çok şükür :)

Sonra hem ben, hem de beyler acıktığı için, Porsuk Çayı kenarında gözümüze güzel gelen ilk cafeye oturduk, Tango Cafe. 


burada da kahvaltıyı ettikten sonra Porsuk Kenarından yürüyerek tarihi Odunpazarı semtine doğru yola koyulduk :)



Eskişehir'de hemen her köşebaşında, meydanda böyle güzel heykellerden görmeniz mümkün :)


ve her yer petunyalarla, mor salkımlı çiçeklerle süslü, ne şahane :)


çok güzeller değil mi?


aşağıdaki teknelerle 15 dakikalık tur sadece 1,5 TL. Biz de binmek istedik ama çok sıra vardı ve diğer iskeleye yürümemiz lazımdı, inşallah bir dahaki sefere :) Bir de gondollar var, onlar 4 kişilik, ve 15 dakikası 15 TL. Bizim gibi içi geçmemiş romantik çiftler için daha ideal :P


Soldaki benim nişanlı, sağdaki ise arkadaşımız. Bir an resim çekerken arkalarından itivermek geldi içimden ama gurbet ellerdeyiz şimdi diye vazgeçtim :P


Bir dahaki postumuz ise Odunpazarı Tarihi Semti'ne dair olacak, beni izleyin anacım, baaaay :))) (bunu hatırlayanınız var mı? :)

Kocaman Sevgiler :)