31 Ocak 2011 Pazartesi

Ortaya Karışık Post :)

merhaba hepinize! :)

geçen hafta güneşli bir Ankara'dan yazıyorken bu haftaya bembeyaz ve apayaz(!) :) bir Ankara'dan başlıyoruz :) Beklenen kar nihayet geldi ve bize eziyet olmaya başladı :) Yine de şööyle bir mikropları kırıp geçirmesini temenni ederekten haftasonunda neler neler yaptığımı anlatmaya başlıyorum.

Cuma akşamından başlayalım isterseniz. Cuma günü mesai bitiminde nişanlımla Kızılay'a indik. Aslında çoğu zaman yapmadığımız birşeydi :) Günlük hayat öyle yoğun ki çok zor birbirimize zaman ayırabiliyoruz. Yanyana geldiğimizde ise hep yanımızda başkaları, aile bireylerimizden biri yahut arkadaşlar filan oluyor. Bu bu aralar beni çok huysuzlaştırdı, onu üzmeye başladım istemeden, biraz daha dikkatli olacağım söz veriyorum :) Herneyse, iş çıkışı Kızılay'da Karadeniz yöresine has yemekleri yapan Aşiyan Yemek Evi"nde toplandık onun oda arkadaşlarıyla birlikte. Aşiyan Yemek Evi çok çok kendine özgü bir yer. Bir kere menüsünde sadece Karadeniz'e özgü olan yemekler var. Mesela Akçaabat köfte, karalahana sarması, hamsili pilav, laz böreği, fasulye tuşusu kavurması.... Her çarşamba geleneksel halk ozanları toplanıp karşılıklı atışmalar yapıyorlar, her cuma ve cumartesi akşamı ise kemençeci Yaşar Abi size en güzel Karadeniz türkülerini hem çalıyor kemençesiyle, hem de kendine has şivesiyle söylüyor. Çala çala iyice açıldıktan sonra da gözüne kimi kestirirse kemençesiyle hemen bir ezgi uydurup bir de tatlı mani düzüyor. Tatlı dediysem "huysuz ve tatlı" manasında da anlayabilirsiniz çünkü bana düzdüğü maninin içinde "bakma bana öyle BMC farı gibi" mısrası geçmişti, gözlük takmama istinaden böyle bir laf attı tabii ama herkes koptuuu :) Kesinlikle tavsiye ederim Ankara'daki arkadaşlar için, mekan alkolsüz ve çok da sıcak bir ortamı var. Gittiğimiz gün sigortalar yarım saatte bir atıp bizi beş dakikalığına elektirksiz bıraksa da gerçekten çok orijinaldi. Neyse artık size de isterseniz eğer gidip görmek kalıyor artıkın :) Kızılay'da Sümer-1 Sokak'ta, Onur Çarşısının hemen dibi :)

Cumartesi gün ise deli gibi yağan kara rağmen kardeşimle kendimizi dışarı attık. Kardeşim yine Kızılay'da deli gibi pasajlara koştururken ben de içimde yanan ingilizcemi geliştirme aşk ve şevkiyle gidip Olgunlar Sokaktan bir sürü "advanced" seviyesinde kitap aldım. Onları okuyup bitirdikten sonra artık normal romanların kucağına atacağım kendimi. Ha unutmadan bir de uzun zamandır isteyip de alamadığım İskender Pala'nın "Şah ve Sultan" romanını aldım. (Buradan sevgili Dürr-i Yekta'ma kocaman sevgilerimi yolluyorum, anladın sen onu! ;) Akşamına da nişanlımla kardeşi bize geldiler yemeğe filan feşmekan. :) (bu arada iki tane aynı kitaptan almışım, kafam ne kadar karışıktıysa :D)

Dün ise en son olarak hobilerime adadım kendimi. Uğurböcekli anahtarlığıma son halini verdim, tığ işi yastıklarımın ikincisine başladım, keçeli kapluş yapımına başladım, sevgili Pasaj müşterilerimden birisi için ısmarlama bardak altlığı yapımına başladım. Bu arada istediğiniz bir ahşap obje olursa dilediğinizce benimle irtibata geçip birlikte çalışabiliriz. :) Etkinliklerimden de birkaç resim koyup bugünkü postumu burada noktalıyorum. Hepinize sevgiler ve pozitif bir hafta enerjisi yolluyorum :)




28 Ocak 2011 Cuma

bugün Cuma :)

Evettt, bugün yüzümde güller açıyor, çünkü haftasonu geldi, çünkü yarın erken kalkmayacağım, çünkü bugün başkan yerinde yok :P, çünkü bugün haftanın günlerinin en mübareği. Cumanız hayırlı olsun bu arada :)

İnternet bugün öyle yavaş ki bu postu girmek için bile kaç saat uğraştım anlatamam, sanırım herkeste bir yüklenme var bugün nete. Malum haftasonu planları filan yapılıyor olsa gerek değil mi? Oysa ben blogları okuyup yazmak gibi ulvi bir görevden mahrum kalıyorum!!! Her neyse, bugün cuma ve ben sinirlenmeyeceğim... Aklıma çok sevdiğim İbrahim Sadri'den birkaç mısra geldi, satırları yazarken anımsayıverdim birden. Ne demişti şiirinde? "Bugün pazar.....ve ben seni çok özledim!!!" İçim titredi bak... Aslında şiirin bir videosunu da sizinle paylaşmayı çok isterdim ama bizim burda video da açılmıyor!!! :( Ne yapalım... Ben de sizi şiirin metniyle baş başa bırakayım.. Hepinize candan sevgiler.. Ürettiğim uyduruk güllü broşumu da belki daha sonra eklerim, efkar geldi çünkü...

Ps: Resmi özellikle seçtim, bakalım siz bu resimde neler bulacaksınız?



Bugün Pazar

yağmur da var
çok sevdiğim rüzgar da
bugün pazar
daha uyanmadı komşular
damların üzerinde kuşlar
daha rahatlar
radyolarda eski şarkılar çalıyorlar bu saatlerde
gönül penceresinden ansızın bakıp geçenlere doğru
yağmur da var
çok sevdiğim rüzgar da
daha uyanmadı komşular
bugün pazar
ve ben seni çok özledim
dışan çıkmak istiyor canım
tek başına haytalık etmek
islanmak pazar sabahında yağmurda
boş caddelerde dolaşmak
vitrinlerine bakmak mağazaların
sinemaların afişlerine
sokakların isimlerine
telefon kulübelerinde uyuyan çocuklara
bir merhaba demek sessizce
sahilde martılara simit atmak
otobüslerin ilk seferlerine binmek
gitmek istiyor canım
hayatın gittiği yere
islık çalıp şarkılar uydurmak kendi kendine
fırından taze ekmek alıp
buğusunu çekmek içine
ve ben seni çok özledim
tam böyle bir şey
çiçeğe su yürümesi
bebeğin ağlaması
toprağın uyanması
yağmurun yağması
ateşin sıcağı
bu pazar sabahı
tam böyle bir şey
bir sabahçı kahvesine uğramak
bir bardak çay
taze dem kokusu
hayatın atardamarlarında dolaşmak
bölmeden şehrin uykusunu
bir siir yazmak
pazar bulmacasının boş karelerine
şiirde tam da bunu anlatmak delice
tam böyle bir şey
hesapsız gölgesiz bedelsiz kimsesiz
bir şiir yazmak
bir bardak çay içmek
sokaklarda gezmek
yağmurda ıslanmak
ve ben seni çok özledim


          İbrahim Sadri

27 Ocak 2011 Perşembe

bugün güneşli Ankara :)

evet, kaç gündür bulutların arasından kendini göstermeyen güneş bugün sabah bana kendini gösterdi :) nasıl mutlu oldum nasıl mutlu oldum anlatamammmm :) evet, güneşle birlikte ayaz da çıktı, yerler hafif buzlanma yaptı, burnum neredeyse düşecek kadar çok üşüdü ama ne yapayım, güneş ışığı beni çokk mutlu ediyor :) zaten yapılan bilimsel araştırmalar da güneş ışığının vücutta dopamin adlı bir hormon salgılanmasına neden olduğunu ve bunun da kendimizi daha iyi hissetmemize yol açarak bizi daha mutlu kıldığını gösteriyor. o yüzden çıkan ayaz beni üşütse de, gözlerimden yaş getirse de yine de kış ortasında gelen böyle güneşli havalara bayılıyorum ben ya! :)


sizde de var mı bilmiyorum, belki de yukarıda değindiğim kaç gündür kapalı olan havalara bağlıydı bu, bir yorgunluk da başladı bende. şimdi işyerinden eve dönerken aklımda sürüsüne bereket proje oluşturuyorum kendi kendime. "evet şunu da yapmalıyım, bu da böyle olmalı, hmmm, bingo!" filan feşmekan diye diye eve geliyorum. ama gel gör ki yemeği yedikten sonra öyle tatlı bir uyku gelip kirpiklerime konuyor ki anlatamam! oturduğum kanepede gözlerimi kapamamla birlikte mışıl mışıl uykuya dalıyorum, böylelikle benim o muhteşemmm(!) projelerim de bir güzel ertesi günlere kalıyor maalesef :)

dün de öyle bir gündü işte, baykuş serisine başladım, küpelerimi yaptım evvelsi gün, dün de bir anahtarlık ve bir yaka iğnesini neredeyse tamamladım :) şimdilik tamamlanan küpelerimi sizinle paylaşıyorum, daha sonra da broşu ve anahtarlığını da ekleyeceğim,

hepinize sevgiler ve kış ortasında güneşli günler dilerim :)))

işteeee baykuş küpelerim, kulağıma tünediler bakınsanıza :)





25 Ocak 2011 Salı

keçe çelengim bitti :)

nihayetinde keçe çelengim bitti, henüz acemi bir blogger olduğum için yapılış aşamalarının yalnızca ilkini çekip diğerlerini işin heyecanından dolayı unutmuşum :) ve en son aşamada tüm bu eklentileri birbirine sıcak silikon tabancası yardımıyla yapıştırdım; işte kapı çelengim, :)))






24 Ocak 2011 Pazartesi

yardım lazımmm!!!//ilk yorumcularıma teşekkürler

hepinize merhaba!

ilk önce blogumu yeni açtığım bu ilk günlerde beni yorumsuz bırakmayan arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. sevgili Güloş ve Annesi, Örgücü Nine ve sevgili Limon Yeşili, candan sevgiler sizlere. evde net bağlantım olmadığı için haftasonu post gönderemedim. yoksa sizi keçeden kapı çelengim hakkında hiç bilgisiz bırakır mıydım? :) yapabileceğim her aşamayı bitirdim, çiçekler, başlık, yapraklar ve kuşlar. yalnız tek bir sorunum kaldı. tüm bu materyalleri birbirine ne yardımıyla bitiştireceğim? silikon tabancası mı yoksa dikişle birleştirme yolu mu daha mantıklı? anladım ki herşeyi hazırlamak güç değilmiş önemli olan bunları nasıl bir araya getirmekmiş. bu konuda da sizin yardımınıza ihtiyacım var. konuyla ilgili çelengin resmini bir önceki postta yayınlamıştım zaten. şimdiden hepinize teşekkür ederim :)


gelelim haftasonunda ne yaptığıma. yeteri kadar temizlik!!! nişanlım evini taşıyordu, kardeşiyle birlikte kalıyor. iki erkek bir arada hiçbirşeyi becefremdiler ve bütün iş biz hanımlara, yani görümcelerim ve kendi anneme! mutfaklar banyolar lavabolar dolaplar hemen hemen heryer önce ozonlanıp dezenfekte edildi ve sonra durulandı. kendi odalarına hiç karışmayalım diyorduk ama ben kıyamadım, dolapları yerleştireyim derken o karışıklığa hiç dayanamadıkm ve dolaba yerleştirilecek ne kadar kıyafet çamaşır filan varsa hepsini olduğu gibi geri poşetlere doldurduktan sonra annemle eve getirdik. "ben yıkarım, durun, hop!! nereye yaaa?!!!" sözlerine aldırış bile etmedik, bari evi şartlamışken beyfendinin kendini de şartlayalım istedik :) kaynım yazık kendi haline kaldı ama ne yapalım :)

haftasonundan da bu kadar işte, aslında resimlerle postu zenginleştirmek isterdim ama  o kargaşada resim çekmek aklımın ucundan bile geçmedi :)

hepinize pozitif bir hafta diliyorum :)

21 Ocak 2011 Cuma

kapı süsüne başladım :)

merhabaaa!

dün blog dünyasına şöyle kısa bir giriş yaptıktan sonra bugün de bir yazı daha eklemek istedim. :) azıcık kendimi tanıtayım sizlere. 24 yaşındayım ben, hem kamu görevlisi hem de üniversite öğrencisi. bitirdiğim zaman kısmetse daha uzman kadrolara gelmek isteyen. okumaya aşık bir insan, iki günde bir kitap bitirebilen. ve dolayısıyla yüksek numaralı bozuk gözlere sahip, neyse ki lensler var ;) neyse, gerisini de siz artık post'ları okudukça çzöümlersiniz inşallah :)

bu aralar ahşap boyamaya ara verdim, keçelerimi çok özlemişim, dün internette gördüğüm bir kapı süsüne de bayılınca iştahım daha da kabardı :) akşam eve gittiğimde bir heves şablonlarımı çıkarmaya başlamıştım kiiii..... elektrikler kesildiii!!!! sinirlerim zıpladı, neredeyse yarım saat karanlıkta kaldık :( tam umudumu kesip boynu bükük yatak odasına yöneldiğimde aniden ışıklar geldi, ee Allah fakir kuluna önce eşeğini kaybettirir sonra buldururmuş :P şablonlarımı kestim, bu gün de azıcık çiçek dikimi yaptım, aşamaların çoğunu fotoğraflıyorum, kapı süsü ortaya çıktığında tüm adımları hep birlikte koyacağım bloga :)

işte bu da modelim. ne kadar cici değil mi :)



hepinize pozitif günler dilerim, içten sevgilerle...

Maya

20 Ocak 2011 Perşembe

ilk yazı//acemilik



merhaba herkese :)


bu benim anlayacağınız üzere ilk yazım. aslında hikaye uzun ama bir yerden başlamak lazım. günlük hayatın içinde birçok koşturmacayla uğraşıyorum, iş olsun okulum olsun, baya bir zamanımı alıyor. ama hepsinin yanında, tüm okuma zevkimin, müzik dinlemek, yürüyüş yapmak vs; başka bir ilgim daha var, tüm el emeği hobi işleri :)


şimdiye kadar 10marifet.org aracılığıyla bütün craftwork siteleri ve blogları gezmişimdir neredeyse :) hepsi de ayrı ayrı sık kullanılanlar listeme eklidir. önce pasaj.com'la serüvenime başlamak istedim. çünkü her daim blogger olmak bana ayrı bir "sorumluluk" olarak gelir, seni izleyen bir tek takipçin olsa bile sen ona karşı yazmakla sorumlusundur herşeyden önce. bu sorumluluk işte, ben gibi maymun iştah sahibi birinin gözünü korkutunca bu sevdadan kısa bir süreliğine vazgeçmişim, geçmişim diyorum çünkü bu kararı an itibariyle bozuyorum :) ben de iyi kötü ortaya çıkardığım mini mini cicileri sizinle paylaşmak istiyorum.


hepinize kucak dolusu sevgiler :)