25 Şubat 2011 Cuma

İlk Sabun Denemelerim :)

Dün akşam A101'e gittiğimde birkaç parça alışveriş yaparken gözüme sabunlar çarptı ve hemen aklımda bir fikir uyandı, çeşitli bloglarda gördüğüm sabuna peçete dekupajı yapma işini hiç denememiştim ve artık zamanı gelmişti :) Eve gidince elimdeki desenli peçetelerden hoşuma giden birkaç desen kestim, dekupajladım ve en sonunda da kenarlarını kurdeleyle çevirdim, biraz acemice oldu ama ilk iş için hiç fena sayılmaz dedi annem de :) Fonum olmadığı için oturma odasının kırlentlerini fotoğraf platformu olarak kullandım, şimdi de beğeninize sunuyorum :)







 bu da arabacığım için gelen ufak bir hediye, çok beğendiğim için bunu da eklemek istedim :)


hepinize hayırlı cumalar

ve

tabii ki...

kocamannn sevgiler :)

24 Şubat 2011 Perşembe

Küçük Tiyatro: "Erkek ve Kadın"

Başlıktan da anlayacağınız üzere dün akşam kültür ve sanatla haşır neşir bir akşam geçirdik. Annem salı günü akşam demişti ki, ben kardeşinle yarın tiyartoya gideceğim, Dairesniden arkadaşlarıyla birlikte. Benim de günüm kalktı tabii (anlamını bilmeyenler için günüsü kalkmak kıskanmak gibi bişi :) Hemmen onların gideceği oyuna Mybilet'ten iki bilet aldım, biri bana biri de nişanlıya. Daha sonra aradım, dedim "yarın akşam oyuna gidiyoruz" cevap : bana niye sormadın?! emrivaki yapıyosun!!!
Ben: ya sanane ben gitmek istiyorum, el gün içine çıkmadık herif mi olcan sen benim başıma!!! Gidilecek dediysem gidilecek o kadar!!! (eli maşalılığın bu kadarı, kendim diye söylemiyorum bazen dehşet çekilmez oluyorum :)))
cevap: üf gideriz tamam.


Oyunun adı sanı sorulmuyor, o kadar ilgisiz bir durum yani!!! Neyse, Devlet Tiyatroları'nın Küçük Tiyatro sahnesinde oynanan "Erkek ve Kadın" adlı oyuna alındı bilet. Konusunu merak ederseniz buraya tık tık :) Burası da Küçük Tiyatro binası, resim yine bana ait değil. Görünüşünden de anlayacağınız üzere, Ankara'nın ilk apartmanlarından burası, ismi Evkaf Apartmanı. Şair Ahmet Hamdi Tanpınar ve Şair Orhan Veli Kanık da bu apartmanda yaşamışlar. Ne kadar güzel değil mi?



Bu da eski hali...






Bu arada sabahları ve öğlenleri nişanlıyla araba sürme çalışmaları yapıyorum, hemen hemen kavradım sayılır, yoğun akan trafik hariç her türlü kullanmaya hazırım ama yanımda biri olduğu sürece :) vites geçişlerinde sorunum var yalnız, biraz sert oluyor ben de hissediyorum, şanzımanı dağıtmaktan korkuyorum ama pratikle onu da aşarım inşallah :)


Eveet, gelelim kültürlü akşamımızaaaa... Nişanlıyla daireden çıktık, tabii o kullanıyor çünkü ben akşamları henüz o tecrübeye gelemedim, Ulus'a doğru yola koyuldık. Biraz erken gidelim dedik ki hem trafiğe kalmayalım hem de akşam yemeğini de halledelim. Bilenler bilir, Küçük Tiyatro'nun altında Mudurnu Restaurant var, tavuk ürünleri üzerine yoğunlaşmış fakat kırmızı ette de güzel bir menüsü var, çorbaları tatlıları (ki Mudurnu'nun ürünü olan tatlılar) pizzalar ve tavuklu salata ve sandviçleri... Yani kısaca menüsü çok zengin. Çoook acıkmış olduğum için dışarıdan resmini çekmeyi unuttum ama mekanın, içerisini de öyle :( Ama internetten buldum dış resmini, içerisinin de ne kadar tarihi güzellikte olduğunu sizin hayal gücünüze bırakıyorum artık :)



Ben Mudurnu Restoran'a ne zaman gitsem her daim piliçli birşey denerim, bu sefer de Köri Soslu Piliç Pirzola denemek istedim, nişanlı da Köri Soslu Kanat istedi, yanına da ayran :) Siparişi verdikten sonra servis açıldı ve servisin üzerinde harika bir hikaye var, Halil İbrahim bereketi üzerine :) Resmini ekliyorum, üzerine tıklayıp büyüterek düzgün şekilde okuyabilirsiniz isterseniz :)



Sonra ikram olarak acılı ezmemizi getirdiler, benim gözüm döndüğü için hemen çatallamaya başladımmm :) Nişanlı da saf saf beni aç halimi izliyor bu arada :)



Sonra menüler geldi...




Ve artık oyun saati yaklaştııı... Hemen gittim gişeden rezerveli biletlerimizi teslim aldım, tabii bu arada annemlerle filan da buluşuldu, içeriye girerken oyunun afiş resmini çekebildim ancak, çünkü içeride fotoğraf makinesi vb eşyaların tümü yasak maalesef :(



Yine de yine netten bulduğum resimleri ekleyip sizi aydınlatmak isterim :)

Kaynak : www.devtiyatro.gov.tr



Oyun bitti, görüşümü yazmayacağım çünkü izlemek isteyen arkadaşlar olursa spoil etmeyelim değil mi?  Ama kısaca izlenim verirsem ben beğendim, tavsiye de ederim Ankara'daki arkadaşlara :)))

Bir tiyatro maceram da burada son bulmuş oldu vesselam :)

Kocamannn Sevgiler :)

23 Şubat 2011 Çarşamba

Bezelye Kutusunun Dönüşümü :)

Annem haftasonu konserve bezelye pişirince, kutusunu bu sefer kendiliğinden kenara ayırmış, "sen boyarsın bunu" diye. Bu sefer beni çöp karıştırmak zorunda bırakmadığı için de çok mutlu oldum ayriyeten :) Ondan sonracıma ben de konserve kutusunu boyadım, peçeteyle dekupajladım, sonra da hızımı alamayıp maskeleme bandı yardımıyla ağız ve taban kısımlarını da kırmızıya boyadım. Çok sevdiğim bir ablama da hediye gönderdim, annemin mesai arkadaşı kendisi. Sanırım sabah kutuyu alınca ilk işi beni aramak oldu, çok beğenmiş :) Bakalım siz de beğenecek misiniz? :) Yalnız akşam çektiğim için biraz karanlık çıkmış, ama ne yapayım :( Kusuruma bakmayın :) 





Hepinize kocaman sevgiler :)


22 Şubat 2011 Salı

Otomobil Uçar Gider!!! :)

Arkadaşlar birkaç gündür yoktum beni merak edeniniz oldu mu bilmiyorum :) Biraz yoğunluğum vardı ehehe :D



Hatırlarsanız çarşamba günkü postumda "yarın direksiyon dersi alacağım" demiştim :) Babam önceki arabamızı satı yeni arabaya yazılmıştı, ben de heves etmiştim babam bana da kullandırır öğrenirim filan diyeee... İki saat ders aldım hocamdan, çok tatlı bir hanımdı, bana çok güzel püf noktları öğretti, ve hatta o gün dairenin önüne kadar ben getirdim arabasını :) Güzel şeyler öğrendim vs. O akşam eve gittiğimde babama tüm bunları bir heves anlattım, herşey iyi hoş derken babam birden demesin mi "Ben o sıfır arabayı kendime alıyorum, sana vermem, sen biraz boş yollarda pişir kendini!" bir sinir oldum anlatamam. "Baba yapma etme, ben kötü sürmüyorum sadece pratiğe ihtiyacım var" desem de benim umutlarımı kırıcı konuşmaya devam etti. Bu arada eski Uno'sunun da bana vermezdi kendileri... Düşünün artık!!! Ben masanın başında birden hesap yapmaya başladım, şöyle böyle orta yollu bir arabayı nasıl alırım diye.. Bilgisayar başına geçtim ve en uygun kredilere bakınmaya başladım. Anneme bu fikri açtığımda o da destek verdi bana, ertesi sabah babam benim ders almaya gideceğimi düşünürken ben annemle bankanın yolunu tutmuştum bile :) Öğleye doğru kredim çıktı, Allaha çok şükür :) Cuma akşamı bir tanıdık vasıtasıyla arabamı bulduk, cumartesi bakmaya gittik kaporasını verdik dün de devrini üzerime aldım :) Herşey çok hızlı oldu ama benim de bir arabam oldu :) Yeşil bir Palio'm var artık benimmm :)

Mülkü veren de alan da Allah'tır, çok şükür bana da nasip etti, artık darısı isteyen dileyen herkesin başına, Rabbim hepimizi hatadan kazadan beladan korusun :)

Yeni paylaşımları yakında eklerim.

Kocaman Sevgiler :)

16 Şubat 2011 Çarşamba

Üretimsiz Günlerdeyimmmmm!

Bugünlerde üretkenlik adına sanırım biraz kısır günler geçiriyorum! Doğrusunu isterseniz hafta başından beri bir uyuzluk var üzerimde ve bunu hala atlatabilmiş değilim, gün itibariyle haftanın ortası çarşambadayız ama ben hala sanki pazartesiymiş gibi süklüm püklüm dolaşıyorum ortalarda, hep bir mahmurluk, hep bir uyuşukluk, Allah hayra getirsin.


Aslında hiçbirşey üretmiyorum demekle de kendime haksızlık etmeyeyim, çünkü elimdeki yarım kalan işlerimi bitirmek adına çaba sarfediyorum. Hani daha evvel tamamlayamadıklarımı bir postta anlatmıştım ya, işte oradaki bej rengi hırkayı bitireyim de bari bahar gelince giyeyim diye uğraşıp duruyorum, ama yeni projelere de her daim açığım. Mesela geçenlerde sevgili Lilanın Evi'nde gördüğüm tuval çalışmasına (ki gerçeği buradadır lütfen tık tık) görür görmez aşık olmuştum, hemen cumartesi günü gittim tuvaller aldım ve zeminini beyaza boyadım, ama hala üzerine ne çalışacağım hakkında en ufak bir fikrim bile yok, bu akşam mesela onu hazırlamaya başlayabilirim :) Blog bacım sevgili Bal Gözlü Kız'ıma da yine bir broş hazırlamıştım görmüştünüz, onun yanına da kendisi Hello Kitty'i çok sevdiği için bir geri dönüşüm Hello Kitty tomurcuk kutusu boyaması yaptım, ama onun da verniği atılacak o da öyle duruyor şu an evin baş köşesinde mesela... Çoook çalışmam lazım benim çoook!!!


Gelelim bugünlerde neler yaptığıma, yan sütundan anlayacağınız üzere halihazırda İskender Pala'nın "Şah&Sultan" adlı kitabını okumaktayım bu biiirrr...



İngilizcemi geliştirmek adına birsürü hikaye kitabı almıştım, konusu hiç önemli değil, vocabulary geliştirsem yetecek, gramerde hiç sorunum yok çünkü Allaha şükür, çerez niyetine onları okuyup bilmediğim kelimeleri not alıyorum bu ikiiii....



AAA!!! Söylemeyi unuttum, yarın sabah 9'da ise direksiyon dersi almaya başlıyorum, herkeslere anlattım sizinle paylaşmasam olmaz, uzun zamandır ehliyetim var yalnız ihtiyacım olan tek şey biraz cesaret, benim için dua edin dualarınıza çok ihtiyacım var çünkü... Yarın size ilk izlenimlerimi en ince detayına kadar anlatacağım hiç merak etmeyin...

Sizi Seviyorum...

Kocaman sevgiler :)

15 Şubat 2011 Salı

Mim Mim Mimmm :)

Öğleden sonra yemek dönüşü, bir baktım mail kutusuna, sevgili Yerden Uzak'tan bir mail var, baktım kiii beni mimlemişşş :) Ben de yazacak post konusu arıyordum zatennn :) Hemen başlıyorum cevaplamaya :) Mimin için çok teşekkür ederim sevgili Yerden Uzak'cığım (ne harika bir hitabet oldu bu :))))


1.Gün içinde, eğer gerçekleşirse şok geçireceğin şey?


- Bzzzzt diye cevap veriyorum önce :) Eğer nişanlımdan bana bir çiçek gelirse kesinlikle şok geçirirdim :D


2.Gördüğün zaman, eğer almazsam uyuyamam dediğin şey?


- Pembe netbook'ları her gördüğümde "bu kesinlikle benim olmalı" diyorum ama ne yapalım, hep ukde kalıyor içimde :(






3.Uğruna diyetini bir kalemde bozduğun şey?


- Diyet yapmıyorum, ama yapsaydım Pringles uğruna kesinlikle bozardımmmm :D






4.Uğurun var mı, uğurun?


- Babamın bana aldığı siyah tokayı hep çantamda taşırım :) Canım babam :)


5.Kendine en yakıştırdığın renk?


- Renklerin hepsini çok severim, ama en güzel yakışanı bence haki yeşili :)


6.En sevdiğin takın?


- Altın kelebek kolyem :)


7.Takıntın?


-O kadar çok takıntım var ki, saymakla bitmez, ama en belirginlerinden birini söyleyeyim, kalemlerimi kimselere veremem yazmak için bile olsa, bu en büyük takıntım :)


8.Bavulum çoktan hazır, gitmek istediğim şehir, ülke?


- İzmir, İzmir, İzmir :) Bu şehri çok seviyorum :)






9.Ben bu şarkıyı duyunca şakırım?


- Limon Çiçekleri...


10.Solunda ne var?


- Oxford Wordpower Dictionary şu anda tam solumda duruyor :D








Mimimi iseeee,


blog bacım Bal Gözlü Kız,
yektam, canım yektam sevgili Dürr-i Yekta,
canım ablam Hayattan Ufak Tefek Esintiler,
komşum Gülce,
ve geri dönüşüm üstadım sevgili Hobi Vakti'ne yolluyorummmm :)


kocaman sevgiler :)

14 Şubat 2011 Pazartesi

Artık Benim de Geri Dönüşüm Projem Var

Merhaba! :)

Haftasonu bilgisayarlardan uzak kaldığım için yine yazamadım, araya zaman girince insan tembelliğe de hemen alışıveriyor yahu, çok kötü bir durum bu, ben en iyisi size ne yaptım eler ettim hepsini madde madde yazıvereyim;

-Öncelikle mübarek Mevlid Kandilinizi kutlarım, Allah tekrarına erdirir inşallah hayırlısıyla... Bugün saat 12:00'da Hacı Bayram-ı Veli Camiinin restorasyon sonrası açılışı var, orada bulunmayı çok isterdim ama mesai işte, inşallah başka zamana :(

- Sevgililer Gününüz de kutlu olsun, bana hiç bulaşmayın bu konuda, nişanlımla kutlamama kararı aldık ama ben hala için için bir beklenti halindeyim, bilmiyorum sonum ne olacak!!! Sabah da elinde hiç paket neyim görmediydim zaten hıhhhhhhh :)

- Dün annem bana kapıya çöpü koydururken birden çöpün içinde bir salça kutusu gördüm. Evet doğru bildiniz hemen beynimde şimşekler çaktı. Bloglardan uzun süredir gördüğüm geri dönüşüm projelerinden biri de benim ellerimde gerçekleşebilirdi!!! Bu ellerle!!! :D Anneme çaktırmadan çöpün içinden tenekeyi almaya çalışırken annem "Ne o? Çöp mü karıştırmaya başladın? Yaşar bizim kız çöp de karıştırır oldu!" derken ben bir hamle tenekeyi banyoya kaçırdım ve yıkamaya başladım  :) Arka plandan alay sesleri yükselirken ben de tenekemi boyadım ve peçete dekupajı yapıp, alay edenlerin ilki olan anneme sevgililer günü hediyesi olarak sundum, tabii çok beğendi, ama söyledikleri yüzünden mahçup oldu mu? Tabii ki olmadı, babamla birlikte benimle alay etmeye devam ettiler, hıhhhhh!!! İşte salça kutusunun dönüşümüüü :)









- Ve bu da yine Sevgili Bal Gözlü Kız için hazırladığım broş, bakalım ne diyeceksiniz :)


hepinize kocaman sevgiler :)

11 Şubat 2011 Cuma

ÇEKİLİŞİMİZ SONUÇLANDI!!! :)

Evet geçen hafta bugün başlattığımız çekilişimiz sonuçlandı, katılan tüm arkadaşlarıma çok teşekkür ederim :)


Lafı fazla uzatmayacağım, 84 kişi katıldı çekilişimize veee, Random.Org üzerinden çektiğim kura sonucunda kazanannnnn,






6. yorumu bırakan sevgili Zeynep78 oldu :)


güle güle kullansın hediyelerini :)


Katılan ve yorum bırakan herkese gönülden teşekkürlerimi sunuyorum, yakın bir zamanda ikinci çekilişimi de düzenleyeceğim, farklı bir konseptte tabii :)


Hepinize kocaman sevgiler :)

10 Şubat 2011 Perşembe

Ahşap Boyama Hamur Kabartmalı Folyoluk

Bu folyoluğu bir arkadaşıma sipariş olarak yapmıştım, birkaç gün içinde kargoya vereceğim, ama bir de siz görün istedim. :) Resimler akşam çekmek zorunda kaldığım için biraz karanlık çıkmış artık kusuruma bakmayın :) Çeşitli açılardan resimlerim, buyurun :)


Önden görünüm ve ön panel resimlerimiz :)








Yandan görünümlerimiz, :)




ve diğer taraf :)





hepsi bu kadar :)

Kocaman sevgiler herkese :)

9 Şubat 2011 Çarşamba

Yüksek Dozda "Helvacı Helva" ve "Osman"a Dair Bir Post :)

Akşam Osman'ı izledikten sonra, (bizim evde Öyle Bir Geçer Zaman Ki dizisinin kısaltması Osman'dır, Osman denilince ne bir amca, ne bir dayı, ne başka birisi, sadece ama sadece dizi gelir akla:) sabah işyerine gelince ben bir amansız şarkı hastalığına tutuldum, "Heeelvacııı heeelvaa, şeker lokumlu helvaaa!" ne alaka diyorum ya, ne alaka, üstelik ben Necati'ye de sinir olurum, bu durumda benim artık dayak yemediği için Baby Face'lerle yarışır hale gelmiş Mete'nin şarkısını söylemem gerekirdiii! Ama gel gör ki ben hain Necati'nin şarkısını söylemeye başladım!!!


Bu arada, Mete kim, Necati ne iş diye soracak olursanız siz diziden bi haber olarak yaşayan insanlar olduğunuz için bu postu burada okumayı bırakıp, ya dizinin eski bölümlerinden itibaren seyretmeye başlayın ya da ilginizi çekebilecek başka yazılara zıplayın :)


Efendim, aslında ben öyle uzun uzun dizi ya da film anlatmayı beceremem, şu şuna şunu dedi, bu böyle yaptı filan benim pek becerebildiğim iş değildir, ben sadece bakışlara, hareketlere odaklanırım ve yüzeysel konuşmaları es geçerim, amaaaaa Balıkçı'nın o bakışları, o sözleri yok mu, hele Osman'ın ona hediyesi olan köpekbalığı resmini çerçeveletip dükkana asması yok mu bitirdi beni!!! Nasıl bir karizmadır sendeki Balıkçı, çocuğunun intiharından sonra bir insan bu kadar mı evrim geçirir, bu kadar mı bilge olur, ismini unutacak kadar mı geçmişinden nefret eder? Ve yara izini farkeden Cemile'ye bu kadar mı güzel hisler belli edilir? Yeni kahramanım sensin Balıkçı!!! Allah seni ve Cemile'yi Ali Kaptan'ın dengesizliklerinden korusun inşallah!!!



Rus ruleti sahnesine şimdilik girmeyeceğim :)

Zaman zaman ufak sahnelere değinmeye devam edeceğim, şimdilik hepinize kocaman sevgiler :)


veeeee..... Helvacı Helva parçasının gerçek versiyonu, Mavi Işıklar'dan geliyooooor :))))